1 Ağustos 2010 Pazar

Vamık VOLKAN : Öcalan ve siyasiler sussun

Öcalan ve siyasiler sussun siviller konuşsun


Politik psikoloji uzmanı Vamık Volkan, son dönemde yaşanan 'açılımı' değerlendirdi.





Politik psikoloji denince dünya çapında akla gelen ilk isim Prof. Dr. Vamık Volkan. Yıllardır çalışmalarını ABD'de sürdüren Volkan birçok çatışma bölgesindeki sorunlar üzerine çalıştı, dünyadaki politik krizlere çözümler üretti.



Akşam gazetesi yazarı Nagehan Alçı, Volkan'ı bu hafta bir dizi konferans için geldiği Türkiye'de buldu ve Bayramoğlu'nda söyleşi yapmak için buluştu..



Gerçi her zaman 'olağanüstü hal' havası sezilen bir ülkede yaşıyoruz ama son günlerde bu hal tavan yaptı sanki. İnegöl ve Dörtyol'daki olayları 'grup vandalizmi' ile açıklayabilir miyiz?

Ölümler, saldırılar karşısında halkın kutuplaşması ve bu olaylara cevap vermesi çok doğal. Çünkü bu gibi facialar 'büyük grup kimliği' adına yaşanıyor. Kişisel bir bağınız olmadan, kimlik adına öldürmek incelenmesi gereken bir şeydir.



Nedir adi cinayetten farkı?

Büyük bir çadır düşünün. Herkesi kapsayan bir çadır. O çadırı meydana getiren unsurlara saldırı gibi algılanıyor kimlik saldırıları ve bu nedenle çadırın altındaki herkesi etkiliyor. Bütün çadırı sallıyor.



Çadırın sallanması nasıl bir etki yaratıyor? Bu etki herkeste aynı değil herhalde...

Farkında olun ya da olmayın, büyük grup kimliğiniz her zaman sizinle beraberdir. Günlük hayatta bakın, sağda solda Türk bayrağı görürsünüz. Türklük bilinçaltınıza işlemiş. Bilseniz de bilmeseniz de o kimliğin altına giriyorsunuz, bu bazen diğer kimliklerinizden daha kuvvetli oluyor. Mesela yalnızca üzerimdeki elbiseye baskı olsa bir tek ben hissediyorum ama üzerimdeki çadıra olunca milyonlarca kişiyle aynı duyguyu paylaşabiliyorum.



Bu durumda 'biz' duygusu 'ben'in önüne mi geçiyor?

Evet.



Ama 'biz' karmaşık bir kavram. Türkiye'de 'biz' kimi işaret ediyor? Türklere, Kürtlere 'Türk' adı altında biz dediler, şimdi iki ayrı 'biz' olma savaşı mı veriliyor?

Atatürk kitabını 'Atatürk Anatürk' olarak iki ay içinde yeniden çıkarıyorum. Orada da anlattım. Bu meseleler yeni değil. Osmanlılar geriledikçe kimlik meseleleri ortaya çıktı. Yeni Türkiye doğduğu zaman Osmanlı'nın devamı ama yeni bir kimlik geliştirilmek isteniyor.



O kimlik de Türk kimliği...

Evet Türk diyorlar ama bu Türkiye'de yaşayan herkesi kapsayan bir kavram. Atatürk'ün kesinlikle ayrımcılıkla ilgisi yok.



ATATÜRK O DÖNEM İÇİN EN DOĞRUSUNU YAPTI



O zaman neden daha kapsayıcı bir kavram kullanmıyor? Neden herkese Türk, bu vatana Türkiye diyor?

Bunu Atatürk demiyor. O dönem bütün dünya öyle diyor. Türk ismi Avrupa kökenli. O dönem Batı bize Türk diyor. Üstelik o dönem mesela Kürtler Türk diyorlar kendilerine. Türkler ise daha çok Osmanlı diyor. Atatürk o zaman için en doğru şeyi yaptı. Farklı bir şey yapamazdı.



Türkiye yerine Anadolu Cumhuriyeti denseydi, daha kapsayıcı olmaz mıydı?

O dönem bu kimin aklına gelirdi? Türk ve Türkiye demek doğaldı. Türkiye denecek, herkes eşit olacaktı.



Ama olmadı. Bazıları bu vatanın diğerlerinden daha çok sahibi olduğunu düşündüler. Kürtlere verilip tutulmayan sözler, Müslüman olmayan nüfusun sistematik bir şekilde ihraç edilmesi... Bugün en büyük sorun insanların kendini eşit hissetmemeleri değil mi?

Bugün gelinen noktayı sadece kendi içimizdeki gelişmelerle açıklayamayız. Her şey birbiriyle bağlantılı. Dünya değişti. Globalleşme ile birlikte 'biz kimiz?' soruları çıktı. Bütün dünya her gün 'ben kimim?' diye soruyor. Bunu Afrika ateşledi. Batılılar Afrika'dan çekildiği zaman ansızın 'ben kimim?' diye sormaya başladılar. Bunun yanında Hindistan'dan İngilizler çekildi, orada da olaylar oldu. Sovyet imparatorluğu çökünce de keza öyle. Yani bu bütün dünyada olan bir şey. 'Türk müsün, Kürt müsün'ü durdurmanın imkanı yok. Ve yeni modaya göre 'biz kimiz' diye soran herkese hürmet etmemiz lazım.



Nasıl oldu da bu tartışmalara globalleşme hız verdi? Globalleşme insanları birbirine benzeten bir olgu. Bu çelişki değil mi?

Globalleşme herkes eşit, hür olacak diyor. Ütopya. Yararlı tarafları da var ama fena tarafları da var. Kıbrıs'ı düşünün. Yeni bir millet kurun deniyor. Yunansan, Rumsan arkanda bir geçmiş varsa bırakıp Kıbrıslı olur musun?



KONUŞAN, BİRBİRİNİ ANLAYAN ÖLDÜRMEZ

Artık eski Türkiye'ye dönemeyiz dediniz. Yeni Türkiye nasıl olacak? Türkler, Kürtler ve diğer halklar beraber yaşayabilecek mi?

İdeal olarak yaşamalarına izin var. Kürt, Kürt olduğunu sezecek, Çerkez de öyle, Laz da öyle.. Atatürk'ün dediği gibi herkes hürmette eşit bir cumhuriyette yaşayacak, ama sen Türsün, o Kürt bana ne!



Bunun gerçekleşmesi için Türklerin üstün olduğu inancının yok edilmesi lazım. Bu nasıl olacak?

Katılmıyorum. Kaç Türk üstün olduğunu düşünüyor? Kürtler mi Türklerin üstün olduğunu düşünüyor? Olan, işin içine terörizmin girmesi. Terörizmi bitirirsek her şey farklı olur.



Nasıl bitiririz?

Çok basit. Ben seninle konuşursam seni öldürmem. Sen beni anlayacaksın, ben seni. Ben seni vurursam kiminle konuşacağım? Türkiye'de konuşma gelişmedi. Şimdi onu yapıyoruz.



Ne yapıyorsunuz?

Ekopolitik diye bir grup var. Bir buçuk seneden beri beraber Hakkari'ye gidiyorlar, düğünlere gidiyorlar... Türk şarkıları, Kürt şarkıları söylüyorlar... Orada halkı görüyorsun, PKK'yı değil.



PKK ve halk ayrımı doğru bir ayrım mı?

Tabii ki.



Bence değil. PKK uzaylılardan oluşmuyor ki! Güneydoğu'da birçok evden dağa giden var. Çok iç içe geçmiş..

Evet buna mecburlar çünkü konuşma yok. 4 Demek ki dağa çıkan da halk. Somut öneri gerekmez mi? Konuşmak diyorsunuz. O insanları dağdan indirmek için kim konuşacak?

Bizim Ekopolitik grubundan birisi. Sorun meselenin hep üst perdeden çözülmeye çalışılması oysa bizim gibi gruplar, adım adım ölçek ölçek çözecekler.



Konuşmak önemliyse konuşacak çok insan var. Mesela Öcalan bazı Kürtler üzerinde tanrısal etkiye sahip. O konuşsun mu?

Hayır! Sen Kürt'sen, Öcalan ile konuşuyorsan ve onun fikirlerini bana getiriyorsan tamam. Ama ben Öcalan'ı muhatap alırsam o bir yere gitmez. Türkiye'nin büyüklerini de almıyorum. Başları getirirsen o zaman siyasileşir. Siyaset karıştırmadan çözmek lazım.



Türk tarafından kimler olmaz?

Başbakan, cumhurbaşkanı, dışişleri bakanı olmaz.



ÇATIŞMA TEHLİKESİ DAHA DA ARTTI

Hükümetin çalışmalarınızdan haberi var mı?

Tabii ki. Bizim çalışmalarımız açılım sürecinden önce başladı. Hatta Beşir Atalay toplantılarımızdan birine geldi. Ona bu tekniği üç buçuk saat anlattım.



Ama bambaşka bir yol izlendi açılımda. Hükümetin öngördüğü şekilde bir sürecin çözüme götürmeyeceğini görüşmelerinizde söylediniz mi?

Hükümet beni ilgilendirmez.



Ama açılımın istenilen sonucu vermediğini kabul ediyorsunuz, değil mi?

Politika bir gerçektir. İktidarda kalma, oy meselesi. Bunları bir kenara bırakıp felaketi önlemek için politika dışında çözüm bulmaları gerek.



Açılım sürecinin başlangıcında Beşir Atalay'a 'Türkler ve Kürtler arasında ırksal bir çatışma yok ama böyle bir tehlike var' demiştiniz.

Bu tehlike daha da arttı. Yayılmasını önlememiz lazım. O dönem Sayın Gül'le de konuşmuştum. Belki yeniden konuşacağım. Hem Türkçülük hem Kürtçülük ama o akımların temsilcileri benim odamda karşılıklı konuşabiliyor. Ben onları konuşturduğumda anlaşabiliyorlar!



AÇILIM YANLIŞTI ÇÖZÜM DİPTEN GELMELİ

O zaman Başbakan'ın başlattığı açılım baştan yanlış mıydı?

Evet, bu sivil bir şey olmalı! Mesela bizim grubun içinde Türk ocaklarının şefi var, dindar bir Kürt var, MİT'in eski ikinci adamı var... Her türlü farklı düşünen insan bir odaya geliyor. Türkiye'nin bir laboratuvarı oluyor.



Yani bu işin çözümü dipten yukarı olmalı diyorsunuz.

Evet ama dip derken lafı geçer kişiler bir araya getirilmeli. Siyasi değil ama tanınmış kişiler. Bizde Murat Belge de var, Özdem Sanberk de...



Türkiye'deki Kürt sorununu çözmek kolay mı?

Çok kolay! Yine bizim çalışmadan örnek vereyim. Hakkari'de, Mersin'de çalışma grupları var. Şimdi Kayseri ve Ordu'da yapmak istiyorlar.



Yıllardır hükümetler Kürt sorununu çözemedi siz Ekopolitik diye bir grubun bu sorunu çözebileceğini mi söylüyorsunuz?

Evet ama desteği olursa. Bunun için konuşmalar yapıyoruz.



Bugüne kadar Türklük üst kimlikti. Bunda ısrar edebilir miyiz?

Üst kimlik ne demek? Ben Çerkez'sem, öz sevgim Çerkez ise üst kimliğim de Çerkez'tir.



Benim bahsettiğim 'Amerikalı' gibi bir üst kimlik...

Zaten Türkiye kurulduğunda Kürt Türkiyeliydi, ismi Türk de olsa. O fikirle kurulmuş, kelime değiştirerek mucize aramayalım. Daha önemli noktalar var. Mesela kendi dillerinde şarkı söylemek, kendi lisanlarındaki yer isimleri...



Bunların yanı sıra bölünme de istiyor mu Kürtler?

Hayır, bazıları istiyor tabii ama orantısı az. Hürmet istiyorlar yahu! Bundan basit bir şey yok!



Türkiye'deki tek kimlik çatışması Türklük ve Kürtlük üzerinden gitmiyor. Laik-Müslüman, Alive-Sünni çatışması da var. Bunların içinde en derini hangisi?

Tabii ki Kürt sorunu! Çok büyük bir yas var orada.

Kaynak:http://www.ensonhaber.com/ocalan-ve-siyasiler-sussun.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder